serbestler içinde ara


serbest kategori

zamanla serbest

16 Şubat 2007 Cuma

Düetler

Bugün içimden size yeni bir grup tanıtmak gelmiyor. Zaten hangi birini yazıcağıma karar veremiyorum bi türlü. Hem farkettim ki, o yazmak istediğim grupların hepsinin ortak bir yanı var – hepsi de “male/female vocal harmony” denilen şeyi kullanıyor. Bu, kadın ve erkek vokallerin birbirine uyumlu ya da tamamen zıt bir biçimde kullanılması sonucu ortaya kulağa çok hoş gelen sesler çıkması demek oluyor. Her ne kadar bundan sonra yazmayı düşündüğüm tüm gruplarda buna rastlamış olsam da, “en iyi male/female vocal harmony kullanan şarkılar” isimli bir post yazacak kadar hakim olduğumu düşünmüyorum müziğin bu uçsuz bucaksız alanına. O yüzden ben de zaman kısıtlaması yapmadan, gelmiş geçmiş bütün şarkılar arasında bence en başarılı olan düet tarzı şarkıları sizinle paylaşmaya karar verdim bu gece. Düetleri cheesy bulmayın. Çok acıklı olabiliyorlar. Ve en azından hepsinin bir hikayesi oluyor.


İlk şarkım Damien Rice’ın 2003 tarihli çıkış albümü O’dan Volcano. Kendisi gibi İrlandalı olan ve ses tonuna hayran olduğum Lisa Hannigan’ın Rice’a eşlik ettiği bu şarkı bence Damien Rice’ın iki albümündeki şarkılarının içinde en güzeli. “What I am to you is not real/What I am to you, you do not need/What I am to you is not what you mean to me/You give me miles and miles of mountains/And I'll ask for the sea” sözleri bile tek başına kötü giden ilişkilerin çoğunu özetler nitelikte.

Damien Rice – Volcano

İkinci şarkı 2006’nın başında Rabbit Fur Coat isimli ilk solo albümünü çıkaran Jenny Lewis’den. Kendisine bu şarkıda Conor Oberst, M. Ward ve Death Cab For Cutie’den Ben Gibbard eşlik etmiş. Şarkıyı söyleyen bu inanılmaz insan grubunun dışında şarkının ismi de yeteri kadar açıklayıcı bence şarkının niye bu listede olduğunu anlamak için.

Jenny Lewis With The Watson Twins – Handle With Care

Sıradaki iki parça çok eskilerden, eminim bir zamanlar hepimizin en çok dinlediği şarkılardanlardı ama belki de 1 yıldır dinlememiş olanlarımız vardır onları. Bu listenin bir yeni şarkılar listesi olmayacağını baştan söylemiştim. Bu iki şarkıyı görmemezlikten gelip onlarsız bir liste yapmam imkansızdı çünkü.

Nick Cave & Kylie Minogue – Where The Wild Roses Grow

Thom Yorke & PJ Harvey – This Mess We’re In

Şimdi iki tane yavaş şarkı geliyor. Şarkılar o kadar da eski değil ama şarkıyı söyleyenler kesinlikle eski. İlk şarkı 2006’nın en iyi albümleri arasında gösterilen Bonnie ‘Prince’ Billy’nin son albümü The Letting Go’dan benim favori şarkım. Aslında sevdiğim tek şarkı. Ama gerçekten güzel. İkinci şarkı da The Blue Nile adlı 80’den itibaren arasıra albüm çıkaran bir grubun 2000 yılında gayrı resmi bir şekilde çıkardıkları Birthday Cards & Silent Music isimli albümlerinden bir şarkı. Biraz iç karartıcı. Annem bile odamın yanından geçerken şarkının bir kısmını duyup ‘bu insanlar niye bu kadar hüzünlü’ diye sorma gereği duydu. Buyrun.

Bonnie ‘Prince’ Billy – Then The Letting Go

The Blue Nile – Easter Parade

Bu kadar üzülmek yeter. Biraz da neşeli düetlere bakalım. Tindersticks şarkılarından hangisini en çok sevdiğime karar veremiyorum, ama yüzümü en çok gülümseten bu şarkı sanırım. Ben bu şarkıdaki karakterlerin gerçek olduğuna inanıyorum. Ve bir film izler gibi dinliyorum şarkıyı.

Tindersticks – A Marriage Made In Heaven

Sıradaki şarkı için ne diyebilirim bilmiyorum. Son zamanların en başarılı, en etkileyici şarkılarından biri bence. The Dears’ın 2003 tarihli No Cities Left isimli albümlerinde bulunan bu şarkıyı dinleyip duygulanmanız için gecenin bi yarısında odanızda tek başınıza içki içiyor olmanıza gerek yok. En neşeli anınızda, en kalabalık ortamda, en uygunsuz durumda olsanız bile insanı allak bullak etmeyi başarabilen bir şarkı.

The Dears – 22: The Death of All Romance

Magic Numbers bu yaz Pukkelpop’ta bu şarkıyı çalmaya başlarken konserden önce bir çiftin yanlarına geldiğini ve bu şarkıyla evlendiklerini kendilerine söyleyip teşekkür ettiklerini anlattılar ve şarkıyı o çifte adayarak söylediler. Gerçekten bence de bu şarkıyla evlenilir.

Magic Numbers – I See You, You See Me

Son şarkım Kanada’dan. Stars’ın 2005 çıkışlı Set Yourself On Fire albümünün ilk ve en başarılı şarkısı. “God that was strange to see you again / Introduced by a friend of a friend/ Smiled and said ‘yes I think we've met before’” diye başlayan şarkı benim içime işliyor. Aklımdan çıkmıyor. Ve kesinlikle bu listeye girmeyi hakediyor.

Stars - Your Ex Lover Is Dead

Çok önemli şarkıları unuttuğum hissinden bir türlü kurtulamıyorum, o yüzden yorumlarınızı ve listeme ekleyeceğiniz şarkıları bekliyorum..



(edit : Yeni bölümlerimizin açılmasıyla herşeyi olması gereken yere koyduk, bu sebeple anasayfadan serbest bölgeye bu postu taşırken o çok sevdiğim ve bigilendirici commentlerinizi taşıyamadığımız için çok üzgünüz..)


Hiç yorum yok: